Ağaçlar çürür, ağaçlar çürür ve devrilir,
bulutlar ağlar, içlerini toprağa döker,
insan gelir, tarlayı sürer; göçer, altında yatar,
ve nice yazlardan sonra kuğu da ölür.
27 Mayıs 2011 Cuma
24 Mayıs 2011 Salı
Karşılıklı kapıları olan bir odadayız sanki; ellerimiz kapı tokmaklarında, karşıkinin bir göz kırpışı berikini kaçırmaya yetiyor; hele bir söz edecek olsa, öteki kapısını kapamış gözden yok olmuştur, biliyorum. Açacak kapıyı gene elbet, bu öyle bir oda ki, bırakılamaz belki de. Biri ötekine benzemese bu kadar, rahat olsa, ötekine bakmıyormuş gibi davransa… odayı düzene sokacak yavaş yavaş, herhangi bir odaymış gibi; ama hayır, o da kendi kapısının önünde öteki gibi davranıyor… Kimi vakit ikisi de kapının ardına kaçmışlar ve bu güzel oda bomboş kalıyor.
Briefe an Milena
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)